Bent / Kırık

Yapımı: 1997 – İngiltere-Japonya
Tür: Savaş, Dram, Romantik
Süre: 105 dk
Yönetmen: Sean Mathias
Senaryo: Martin Sherman
Oyuncular: Jude Law, Clive Owen, Ian McKellen, Paul Bettany, Nikolaj Coster-Waldau, Brian Webber, Lothaire Bluteau

Konu: Almanların paramiliter örgütü Sturmabteilung’un (SA, Fırtına Birlikleri) lideri, eşcinsel olduğu da bilinen Ernst Röhm’ün 1934’te, Hitler’in bazı rakiplerini ortadan kaldırdığı Uzun Bıçaklar Gecesi adı verilen harekat sırasında öldürülmesinden sonra, Nazi Almanya’sı saf dışı edilmesi elzem olan düşman listesine bir grubu daha ekledi: Eşcinseller.

Film II. Dünya Savaşı sırasında Berlin’de bir gece kulübünde başlar. Biseksüel bir playboy olan Max (Clive Owen), kadın elbiseleri giymekten hoşlanan bir şarkıcı olan eşcinsel “Greta” (Mick Jagger)’nın verdiği bir orgy partisine katılmıştır. Yıkıntıları andıran tuhaf bir mekanda gerçekleştirilen bu çılgın partide Alman Nazi Partisi’nden üniformalı askerler de vardır. Tam bu sırada polis mekanı basar ve yakaladıklarını ya işkence yaparak öldürür ya da tutuklar. Max ve erkek sevgilisi Rudy (Brian Webber) kaçmayı başarırlar. Bir süre şehirde saklanıp yurt dışına çıkmanın çarelerini ararlar. Bağlantılarından umutları kesilince sınırı yürüyerek geçmeye karar verirler ama geceyi geçirdikleri ormanda Nazilere yakalanırlar.

Diğer mahkûmlarla beraber tıkıldıkları bir trenin yük vagonunda Dachau toplama kampına doğru yola çıkarlar. Yolda Nazilerin çeşitli işkencelerine maruz kalırlar. Rudy sadece gözlüklü ve eşcinsel olduğu için işkenceyle öldürülür ve cesedi trenden atılır. Max ise Almanların zorlamasıyla 13 yaşında ölü bir kızla cinsel ilişkiye girerek canını kurtarır, eşcinsel olmadığını kanıtlamıştır. Böylelikle hem Rudy’ye hem de kendi inançlarına ihanet ederek Yahudiler için ayrılmış olan sarı yıldızı göğsüne taktırır. Çünkü bir Alman toplama kampında Yahudi olmak bile eşcinsel olmaktan daha avantajlıdır. Bu kamplarda adi suçlulara yeşil, Komünistlere kırmızı, Yahudilere sarı, eşcinsellere ise pembe yıldız takılmaktadır. Pembe yıldız en kötüsüdür. Sarı yıldız taşıyanlar nasıl olsa eninde sonunda öldürülmektedirler, oysa pembe yıldızlı mahkûmlar başından sonuna kadar gardiyanlardan daha büyük işkenceler görürler.

Daha trendeyken tanıştığı diğer bir gey olan Horst (Lothaire Bluteau) ise Max’in aksine büyük bir gururla pembe yıldız almakta ısrar etmiştir. Max ve Horst birbirlerine aşık olurlar, mahkûmların birbirine dokunmaları yasak olduğu için sadece konuşarak girdikleri ‘sanal’ bir cinsel ilişkinin sonunda orgazm bile olurlar. Horst’un sürekli cesur davranarak kimliğinden ödün vermeyişi ve SS mensupları tarafından öldürülmesi, sonunda Max’in de cinsel kimliğini inkar etmekten vazgeçmesine sebep olur. Max ölmüş olan Horst’un pembe yıldızlı ceketini çıkartarak kendi üzerine giyer ve elektrikli tellere dokunarak intihar eder.

Fragman: